Merhaba sevgili Yaşamın Pratik Gücü takipçileri bu makalemde sizlere ''gelecek kaygısıyla baş etmek, gelecek kaygısını yenmek ve geleceğini inşa etmek için izlemen gereken yollardan'' bahsedeceğim.
(toc) #title=(İçindekiler Listesi)
1. Gelecek Kaygısı Nedir?
Gelecek kaygısı genel olarak gelişmemiş ve gelişmekte olan toplumlardaki gençlerin geleceklerinin kötü olacağı korkusuna sahip olmalarıdır. Gelişmekte olan ülkelerde sistem herkes için yeterli iş üretemez yani özel sektör yeterince gelişmemiştir ve geçim derdi yüksektir. Bu açıdan sistem verimli iş üretmediği gibi yüksek sayıda genci iş dünyasına dahil etmek zordur. O yüzden kötü işlere mecbur kalmak, işsiz kalmak veya geçinememek gibi problemler sıklıkla yaygındır.
Türkiye'de her gence gelecekleriyle ilgili kaygı erken yaşlarda aşılanır. Bu bir çeşit korku vermektir ve genellikle ''oku dayın gibi sürünme'' tavsiyesiyle başlar. Erken yaşlardan itibaren gençleri gelecek kaygı ve korkusu sarar. Tüm her şey uzun vadeli bir plana göre ilerlemeyi gerektirir. İyi bir lise kazan, iyi bir üniversite oku, KPSS'ye hazırlan ve sonrasında bir iş bul şekilde gider. Genel olarak bu yol ezber yoldur ve herkese önerilir. Türkiye'de bugün sınavlara giren genç sayısı 3-4 milyonu buluyor düşünün bu sayı birçok gelişmiş küçük Avrupa ülkesinin toplam nüfusundan daha fazlasını içeriyor.
Sisteme Tutunamayan Orta Sınıf veya Alt Sınıf Gençler Harcanıyor
Türkiye tam gelişmiş bir ülke değildir ve olması yönünde direkt bir çaba var demek mümkün değildir. Türkiye gelişmekte olan bir oraya bir buraya savrulan dönemsel olarak iyiye ya da çok kötüye gidebilen bir ülkedir. Kalkınma genel olarak devletin sırtındadır bu açıdan çoğu kişi geleceği için sırtını devlete dayamak istiyor. Devlet babanın iş, aş ve ekmek vermesini bekliyor. O yüzden KPSS'ye giriyor. 2023 yılında KPSS'de genel kültür genel yeteneğe neredeyse 1 milyon kişi başvurdu. Devlette iş bulmak özellikle orta sınıfta hali hazırda babası-annesi devlette çalışanlar için bir çeşit garanti gelecek sunuyor. Alt sınıftan yani garibanlık ve sefaletten gelen birisi içinse tek kurtuluş yolu olarak gözüküyor. Alt sınıftan birisinin sermaye bulup ticaret oyununa katılması neredeyse tıkanmıştır, asgari ücrete mecbur kalmış ve bu sarmaldan çıkış yolu mavi yakalı olmaktansa beyaz yakalı olmaya çalışmaktır.
Türkiye'de kimse özel sektör üzerinden plan yapmıyor çünkü özel sektör genellikle hizmet sektörü odaklı gittiği için çok fazla değişkene sahip. Garantiler yok, stres fazla, çalışma fazla ve hakkını veremediğin ya da anlaşamadığın durumda işsiz kalma ihtimalin yüksek. O yüzden özel sektör her zaman devlet babadan istediğini bulamayanların çaldığı ikinci kapı olarak kendini gösteriyor.
Günümüzde hem devlet hem özel sektördeki tıkanmalardan dolayı pek çok genç harcanıyor. TÜİK verilerine göre güncel olarak 3 milyon 98 bin genç işsiz gözüküyor. Bu durum ise iş bulmanın ne kadar zor ve zahmetli hale geldiğini gösteriyor. Bu enflasyonda işsiz kalan her genç harcanıyor çünkü hayata tutunamayan birisi aslında yaşamıyor gibi çünkü sistemde hiçbir şey elde edemiyor. İş bulması, ev tutması, kendisine kıyafet alması, teknolojik cihazlar alması, araba alması ve ev almayı planlaması gibi çeşitli hedefler üzerinden gitmesi gerekiyor. Türkiye'de henüz bunların bile ödüllendiriciliği düşükken sisteme hiç dahil olamayanlar tabi ki de kurtuluşu yurt dışında arayabiliyor. Bu da ayrı bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
2. Ezber Yolların Tıkanması
Türkiye'de eğitim geçmişte tek gerçek yol ve kurtuluş yoluydu. Bu açıdan buna herkes inanıyordu çünkü bir gencin yetişmesi için okuması gerekiyor ve okuduğu zaman ona verilen diplomanın iş bulmasında elini kolaylaştırması gerekiyordu. Bu maalesef ki aşırı rağbet, rekabet ve istek yüzünden demode bir yol haline gelmiştir. Bunun çeşitli nedenleri var ve hepsini tek tek incelemek gerekiyor.
Çok Fazla Üniversite Açılması Diplomayı Anlamsız Hale Getirdi
Ülkenin her ilinde fakülte var ve pek çok ilçede meslek yüksek okulu olarak 2 yıllık bölümler buluyor. Bu açıdan çok fazla bir üniversiteli genç var. Devlet her yere üniversite açarak aslında bir problemi çözerek diğer probleme yol açtı. Devletin üniversite sayısını artırmasının nedeni sistemde ki işsizlik sorununu azaltmaktır. Birisinin işsiz sayılması için eğitim almıyor ve bir yerde gelir elde etmiyor olması gerekiyor. Bu kadar genç için devlet iş üretemiyor, özel sektör yetersiz kalıyor ve emeklilik yaşı yükselmişken nasıl iş bulacaksınız? İş bulunamadığı için aslında devlet 18 yaşına gelen herkese ''kardeşim git 4 yıl oyalan sonra gel'' diyerek üniversiteye yönlendiriyor. Özellikle geçen yıllarda sınav barajlarının kaldırılmasıyla da ''4 yıl kazanamadın mı? 2 yıla bile giremiyorsan dert etme senin için 2 yıllarda barajı kaldırıyorum gidin okuyun sonra gelin'' diyor. Bu açıdan devlet gençleri oyalayarak zaman kazanıyor. Liseyi her bitirenin iş dünyasına hücum etmesi için yeterli altyapı yok o yüzden bu tek çare. Enflasyondan dolayı üniversite okuyamayanlara da pek bir çözüm yolu bulamıyor gençler işsiz kalarak veya geçici çalışarak sistemden kendisine bir ekmek düşmesini istiyor.
Fare Yarışı
Herkesin ezber yollardan gitmeye çalışması sistemi bir çeşit ''rat race'' denilen fare yarışına çevirdi. Fare yarışında herkes kazanmak için daha çok çabalıyor. Son yıllarda sınavların iyice zorlaşarak yoruma dayanması, sınava hazırlanan öğrencilere artık daha kapsamlı eğitimler verilmesi ve sınavın bir hayat memat meselesi haline gelmesi çokta şaşırtıcı değil. Lise sınavı, üniversite sınavı, dil sınavları, kamu personeli seçme sınavları derken hayat bir çeşit sürekli sınavlardan ibaret hale getirildi. Bu fare yarışı öylesine sıkıntılı hale geldi ki artık başarılı olmanında anlamı yok çünkü üniversite eğitimiyle iş hayatı arasındaki bağlantı kopuk. Özel sektör üniversiteden yeni mezunları yetiştirmekle ilgilenmiyor ve yeni mezuna ''kardeşim 2 yıl tecrüben varsa gel banana ne ne okuduysan okudun umurumda değil bana iş bilen bugün iş yapacak adam lazım seni yetiştirmekle uğraşamam'' diyor. Eleman yetiştirmek zorlayıcı bir süreç yani bir anda olmuyor. Üniversite bitirmiş birisi gerçekten özel sektörde çokta bir işe yaramıyor çünkü fare yarışından çıkan birisi iş dünyasına hazır değil o sadece sınava çalışmak, ezber yapmak ve diğer şeylerle meşgul olmuş. Bu durumda iş dünyasının işleyişinden habersiz bu defa sıfırdan yine başlıyor. Beklentileri karşılanmıyor yani özel sektör çalışandan memnun değil, çalışan ise özel sektörün kölelik şartlarından memnun değil.
Fare yarışı sınavlarda çok yüksek durumda artık milyonlarca kişiyle yarışta kazanarak ilk 100.000 kişiye girmek çok zorlayıcı. 2 milyon rakibi elemek çok ciddi disiplin ve farkındalık gerektiriyor. Bunu da başarmak kolay değil devlet %5 veya %10'luk dilime belki kaliteli sayılabileceği tartışmalı eğitim veriyor.
Fırsat Eşitliği Yok
Fırsat eşitliği temelde iyi eğitime herkesin ulaşabilmesiyle alakalıdır ancak devlet nitelikten ziyade niceliğe önem veriyor. Bu açıdan milyonlarca öğrenciyi iyi eğitebilmek çok zor gözüküyor. Devletin bu konuda net bir motivasyonu da yok yani öğrenciyi eğitim sisteminin içinde oyalanmaya itiyor ki zaman kazansın ancak üniversite bitirmiş atama bekleyen yığınla öfkeli gençle uğraşması da gerekiyor.
Eğitim gittikçe parayı veren düdüğü çalar mottosuna dönüyor çünkü gerçekten kaliteli eğitim pahalıdır. Bir öğrenciyi en iyi koşullarda, uygun bilgiye en efektif şekilde yetiştirmek kolay değil. Bu da üst sınıfta olan gençlerin en iyi eğitimi alarak arayı açmasını sağlıyor. Garibanın çocuğu iyi beslenemediği, iyi eğitim alamadığı ve fırsat bulamadığı için harcanıyor. Bu açıdan en iyi koşullar en iyi eğitimi sağlıyor. Bu durumda üst sınıfla alt sınıfın arasındaki farkı açıyor. Devletin rolü burada alt ve orta sınıfa diğerleriyle rekabet edebilmesi için fırsatlar sunmaktır ancak bu fırsatlar ortada yok. Bu konu sadece ''çoban olan genç birinci oldu'' haberleriyle mental mastürbasyon sağlıyor. Her zaman istisnalar vardır ve olacaktır ancak bu genel bir sorunun olmadığı anlamına gelmez.
3. Gelecek Kaygısını Aşmanın Yolu Geleceğini Planlamaktır
Gelecek kaygısı hissetmen normal bu doğal bir durum ve olmalıdır da. Gelecek kaygısı seni bir şeyler yapmaya iter. Rekabetin iyi yanı seni gelişmek zorunda bırakması yoksa başarısızlıkla cezalandırılacağın gerçeğidir. Geçmişte gelecek kaygısı bu seviyede değildi mesela amcam lise mezunuydu öğretmen olmuştu. Şimdi öğretmen olmanın zorluğu 40 yıla göre 40 kat arttı çünkü herkes uyandı. Açıkçası herkes kaderini değiştirmek ve sınıf atlamak istiyor. Sınıf atlayamayan ise harcanıyor çünkü Türkiye pahalı bir ülke. Eğer ucuz ülke olsaydı o zaman alt sınıfta olmakta dert değildi. En kötüsü olsa bile tüketebilmek bir şeylere erişebilmek hiç olmamasından iyidir. Bugün sistem alt sınıftan birisinin araç almasını engelliyor yani hurda olacak araca 500 bin lira vermeni gerektiriyor.
Tüm bu durumları görmek gençler için zor olacaktır çünkü aslında geleceğin çok erken yaşlardaki tercih ve kararlarına kalıyor. Genç birisinin bu kararları sağlıklı şekilde alabilmesi de zor gözüküyor. Aklın başına gelene kadar iş işten geçmiş oluyor. Bu açıdan eğer zeki, uyanık ve fırsatçı bir yönün varsa geleceğini planlamak için bazı şeyler yapabilirsin bu elini güçlendirir ki geleceğini şekillendirmeni sağlayacak vizyonu sana kazandırır.
Ne Yap Et İngilizce Öğren
''Hocam artık herkes İngilizce biliyor'' itirazını duyuyor gibiyim ama bu doğru değil. İngilizce biliyorum diyenlerin çoğu iş görüşmesinde hebele hübele oluyor. Gerçekten İngilizce bilmen şart ve şakır şakır konuşuyor, okuyor, anlıyor ve yazıyor olabilmen lazım. İngilizce 2 saat sohbet edebiliyor musun? İngilizce mail yazabiliyor musun? Bir İngilizce videoyu altyazı olmadan %90 üzerinde anlayabiliyor musun? Bana bunlarla geleceksin CV'ye yazılan B2 İngilizcelerin çoğu gerçekte A2 falan yani herkes CV şişirir ama iş icraata gelince tökezler. İngilizce bilmeye abanacaksın kardeşim yarın yurt dışına gideceksen sağlam dil bilmen, derdini anlatabilmen lazım. İngilizce bilmiyorsan veya çat pat biliyorsan senden bir cacık olmaz. Oturacaksın her gün İngilizceye abanacaksın ve internette sonsuz kaynak bulunuyor.
İngilizce hem özel sektörde elini rahatlatır hem de yurt dışına gittiğinde seni her ülkede idare eder. Belki Almanya'ya gideceksin diyelim İngilizce biliyorsan Almanca öğrenmen daha kolay. Her dili İngilizce üzerinden daha kolay öğrenirsin bu bir gerçek. O yüzden İngilizcenin çok sağlam olması gerekiyor. Eğer bunu başaramamışsa bir kişi bu sistemde gerçekten harcanmayı hak ediyor demektir. 25 yaşında adam yurt dışına gitmek istiyor burada iş bulamamış adama bakıyorsun İngilizce bilmiyor, öğrenmeye de efor harcamıyor. Tembel ve aptalsa bir adam zaten harcanmalıdır ve harcanacaktır da.
Bilgisayar ve Programlarından Anla
Bilgisayar ve yazılım teknolojileri şimdinin ve geleceğin teknolojisidir. Yazılım öğren demiyorum bu tavsiyeyi 2-3 yıl önce çok veriyordum ancak artık herkes yazılım öğreniyor o alanda bir fare yarışına döndü. Sistemin ihtiyacı olandan daha çok talep var. Arz ve talep dengesiz o yüzden garanti bir durum yok. Bilgisayar programları da kolaylaşıyor yapay zeka ile her şey yapılabiliyor ancak yine de birçok şeyi bilmek işine gelir. Adobe Photoshop kullanabilmek, Ses düzenlemek, video editlemek, editörlük yapabilmek, tasarım yapmak, web sitesinden anlamak ve basit yazılım bilgisi gerekiyor. Yarın bir şirkette çalışırken kesinlikle excel veya benzeri özel tablo uygulamalarıyla muhatap olacaksın. Google Ads, Meta Ads veya çeşitli reklam yöntemlerini bilmen gerekiyor. Bu tür alanlarda bilgili ve eğitimli olmak her yerde her zaman işine yarayacaktır. Gelecekte yapay zeka bu alanları iyice daraltacak ama bu alanların cahili olmaktansa bir işletmenin nasıl çalışacağına dair temel noktaları bilmen gerekiyor. Dünyada her şey veridir ve veride paradır.
İş Dünyasından Kopuk Olma
Öğrenciyken ne de olsa çalışmama çok var diyerek iş dünyası ve onun dinamiklerinden kopuk olmaman gerekiyor. Çalışmak ve para kazanmak sıkıcıdır ancak onların bir işleyiş sistemi var. Bu açıdan kısa süreli de olsa çalışmak, iş deneyimi kazanmak, geleceği okumak ve kendini tanımak açısından farklı işlerde çalışmayı denemelisin. Staj yapmak, part time çalışmak ve çeşitli şeyleri öğrenmek için etkinliklere gitmek önemlidir. Hangi alanda yürüyorsan onun geleceğini anlaman lazım yani eğitimini almak ayrı işi bilmek ayrıdır. O yüzden iş arama durumunda neler yapacağını, elini nasıl güçlü tutacağını bilmen şart. CV oluşturman, bazı şeyleri anlaman ve kendini hazırlaman gerekiyor.
İyi İletişim Her Kapıyı Açar
Eğitim, iş dünyası veya her ne olursa olsun insan demek iletişim demektir. Ne kadar iyi bir iletişim becerin varsa, elin ayağın düzgünse ve aklın başındaysa o kadar çok kolay iş bulursun. Bakın o kadar çok vasat adam var ki sırf törpülenmemiş özelliklerden dolayı iş bulamıyorlar. Adam aksanlı konuşuyor diye işe almıyorlar ki işe almamaları normal aksanlı konuşan, yöresel kalmış ve gelişmemiş birisiyle kim niye uğraşsın? Şişman birisini garson olarak bile almıyorlar, pasaklı tiplere kimse el uzatmıyor. Bunlar iletişim problemlerinden kaynaklanıyor çünkü temel noktalarda eksiksen işin bitmiş demektir.
İş dünyası ve bağlantılar kurmak iletişimden geçer. Nerede, kimle ve nasıl konuşacağını bilmen gerekiyor. Çok muhtaç olmadan, saygıda kusur etmeden ve durumları anlayarak iletişim kuracaksın. Çoğu insanın aptalca iletişimden hayatta kaybettiğini görmek zor değil. Kimle nerede ve nasıl konuşacağını anlaman lazım. Sistemde boşluklar oluşuyor her zaman aşağıdan gelen yeni enerjilere ihtiyaç var ve en temel özellik iyi iletişim kuran aklı başında birisi olman gerektiğidir. Kendini ne kadar iyi ifade ediyorsan iş görüşmeleri ve mülakatlarda başarı oranın artar. Ayrıca yarın bugün yurt dışındaki şirketlerle iletişime geçersin, niyet mektupları yazarsın, onlara nasıl katkı sunacağına dair detaylı bir mail gönderirsin seninle zoom görüşmeleri yapmak isterler. İşte orada o iletişimin kalitesi, rahatlığın ve kendinden emin iş hakim oluşun sana kapıları açar. Açılmayan kapıları da zorlamanı sağlar çünkü iyi iletişim insanları fetheder ve bu sayede başarıyı elde edersin. Uzun süre işsiz ve kenarda kalan kişilerin hepsinde bir iletişim problemi, utangaçlık ve garibanlık oluyor. Bu durumda bir çıkmazda sürünüyorlar çünkü kendisinin olanı alacak becerileri olmuyor. Bu dünyada artık armut piş ağzıma düş dönemi geride kaldı. Her şey için mücadele etmen gereken bir çağdasın ister kabul et adapte ol ister reddet kenarda kal tercih senin.
Beceriler Her Yerde Her Zaman Değerli
Bir insanın işlevi her zaman önemlidir ve işlevi sağlayan şey becerilerdir. Dil konuşabilmen, problem çözebilmen, kendini ifade edebilmen, olayları anlaman, bir işi geliştirebilmen ve ilerletmen gibi şeyler değerlidir. Bir işletmeye iyi geri bildirimde bulunabilmen, becerilerle devlet kademesindeki kişilere ulaşabilmen, sağlam adamların işlerini halledebilmen gibi rekabetçi beceriler hayatta işini görür. Bugün yurt dışında sıfırdan hayat kursam direkt iş bulurum en kötü gider bir giyim mağazasında satış personeli olurum. Bugün bu ülkede sıfırdan iş arasam 2-3 ayda istediğim koşullarda iş bulurum çünkü beceri yapısı var. Bir işin nasıl çalıştığını takır takır biliyorum ve o istediğim pozisyonu alırım. Bu beceriler ise hayatın içinde gelişiyor. Yeni nesil bu konuda çok izole kalıyor ve işlevsellik kazanamıyor. Becerilerini her yönde geliştirmen gerekiyor.
4. Ünvan Sahibi Mesleklere Odaklan
Her ne olursa olsun ünvan sahibi olacağın meslekler, ünvansız kalacağın bölümleri okumaktan daha iyidir. Ünvan sahibi bölümlerde de işsiz kalabilirsin ancak en azından ünvanın oluyor. İşsiz bir makine mühendisi olmak işsiz bir edebiyatçı olmaktan iyidir. Edebiyatın bu ülke sınırlarından çıkınca değeri sıfırdır ancak makine mühendisliği dünyanın her yerinde geçerlidir. Burada iş bulamadığında başka yerlerde deneme şansın olur belki bir ön programa girip başka yerde başlarsın. İşe hakim olacak şeyleri geliştirirsin sonuçta ünvanın vardır mühendissindir. Modern dünyayı mühendisler kurdu zaten her şey birer mühendislik ürünüdür. Bu satırları yazmamı sağlayan teknolojiyi bir mühendis düşündü ve tasarlayarak üretti. Bu açıdan işsiz kalsa bile mühendislik gibi bölümleri okumak daha iyidir. Sosyoloji okuyup hiçbir şansın yokken en azından mühendislikte bu şansın bir tık daha fazladır. Tabi mühendislikte çok yoğun talep altında ama olsun ünvana odaklan ve elinin altında dursun. O işi yapmasan bile o bileziği bileğine tak.
5. Üniversite Okumak Mı Yoksa Okumamak Mı Mantıklı?
Bu soruya direkt cevap vermek zor çok fazla etken var ve kişiye göre değişir. Bazıları için üniversite okumak önemliyken bazısı için hemen iş bulmak önemli olabilir. O yüzden biraz detaylara inmek lazım.
Üniversite Okumazsan Ne Yapacaksın?
Üniversite okuma yolunda gitmek daha kabul edilebilir bir tercih ve bugün üniversite okumayı reddetmek daha riskli bir durumdur. Dandik bir kağıtta olsa 4 yıllık fakülte diploması dünyanın çoğu yerinde bir referanstır. Üniversite eğitimi berbat bile olsa da bir şeyler öğretiyor. O yüzden okumama kararı almak çok cesurca ve ne yapacağını bilmekle alakalıdır.
18 yaşında üniversite okumayı reddettiğin durumda aslında seçeneklerin çokta yok ya garsonluk gibi bir işe gireceksin ya da mesleği öğreneceğin bir işte çırak olacaksın. Bu tür çıraklık işleri için bile geç olabilir yani kuaför çırağı olmak ya da sanayide çırak olmak için bile erken yaşlarda başlaman gerekiyor. O yüzden ne yapacağın çok önemli. Ya babadan bir işi büyütmen ona yardımcı olman lazım ya da tamamen sıfırdan bir şeyler inşa etmen gerekecek. O yüzden okumadığında ne yapacağına dair fikirlerin çok net olmalı. Kararsızlıkta sürünmek ve risk almak için neden yok.
Para Kazanmak İçin Para Gerekiyor
Paraya dair en önemli nokta para kazanmanın ciddi para gerektirmesidir ki olay sadece paradan da ibaret değil doğru kişileri de tanıman gerekiyor. Üniversite okumayan alt sınıftan çıkmış genç ve hırslı bir delikanlıysan cebin deliktir meteliğe kurşun atarken iş kuramazsın. Ekonomi iyiyken en çapsız adam bile çiğköfteci açıyor veya bir şeyler deniyordu. O günler geride kaldı artık herhangi bir. sektöre girmek için gereken level çok yükseldi. Bugün al sat yapacağın ve toptan alacağın her ürün için ciddi para harcaman lazım. Sermaye olmadan para kazanamazsın. Paran yoksa para gelmez. Bugün 5 lira kazanmak için 2 lira harcaman gerekiyorsa o 2 lirayı harcayacaksın. Her zaman gidip çay içtiğin mekanın işletmesini almak, hava parasını vermek ve kirasını ödemek gibi şeyler milyonlarca liraya patlıyor. Paran yoksa ticaret kapısı yüzüne kapanıyor. Tabi hırslı sıfırdan gelen bir genç isen en alttan başlayarak yükseleceksin. Garsonlukla başlayıp barista olup sonra mutfağa geçen sonra zamanla kendi mekanını kuracak kadar sektörde olan birisi olursan tabi ki yükselirsin. Bu yıllar süren çalışma gerektirir. Bunu başaracak iraden olacak ya da mecbur kalacaksın o yoldan yürümeye.
Parasız Para Kazanmak İlgiyi Çekebilmekten Geçiyor
Param olmadan nasıl para kazanırım sorusuna cevap öncelikle ilgi çekmen sonra o ilgiyi paraya çevirmenle alakalıdır. İnternette ve televizyonda insanların kendilerini maymun haline getirmelerinin en büyük nedeni budur ilgi bir şekilde para getirir. O yüzden herkes şaklabanlık yapıyor çünkü bu çalışan bir yöntem. Bir şekilde ilgi çekebiliyorsan yani karakterin, becerilerin, bilgin, farklılığınla veya yaptığın şeyler ilgi çekecek sonra o ilgiyi paraya çevireceksin. Yani reklam yapacak, ürün tanıtacak, bir şey satacak veya bir ortaklık geliştireceksin. Günümüzde herkes ilgi çekmeye çalıştığı için insanların ilgisini çekebilmek konusundaki rekabette arşa çıkmıştır. Bugün herkes youtuber olmak için uğraşıyor, herkes bir şeyler deniyor ancak ilginin kalitesi de önemli. Kalitesiz ilgi çekmek uzun vadede kaybettirir ve gözden düşürür bu ise başarısızlığa yol açar.
Üniversite Eğitimi Harcanan Paraya Değmiyor
Üniversite eğitimi artık harcanan para, enerji, zaman ve eforun karşılığını vermiyor. Bugün dandik bir üniversitede dandik bir bölüm okuyorsanız çokta beklentiniz olmasın. Üniversite eğitiminiz sayesinde değil üniversite eğitiminize rağmen iş bulmanız gerekecek. Ekstra beceriler ve farklı yollarda bir şeyler elde etmen lazım ki iş bul, yurt dışına taşın veya para kazan. Bugün üniversite eğitimi gençleri oyalama yeridir ancak üniversite okumamakta büyük risktir. Bugün 4 yıllık dandik bile olsa fakülte bitirmiş birisiyle hiç okumamış birisi arasında gerçek anlamda kalite farkı oluyor. Üniversite okumamış kişiler genel olarak dar vizyonda kalıyor para kazansalar bile bu çok değişmiyor. Üniversite eğitimi farkındalık sağlıyor, gençliği yaşadım hissini oluşturuyor ve belki de iş hayatı için motivasyon sağlıyor olabilir. Bu üniversiteyi nasıl geçirdiğinle de alakalıdır yani sen sadece okey oynayan ve yatan bir üniversite öğrencisiysen mezun olunca işsiz kalırsın ve torpil ararsın ki birisi bir yere koysun seni. Üniversitede kendine yatırım yapar geleceğini tasarlar buna kafa yorarsan o zaman harcadığın şeye değmese bile kendini harcanmaktan kurtarırsın. O yüzden direkt üniversite okumayın diyen çakma girişimciler ve dandik dropshipping eğitimi satan şarlatanları ciddiye almayın. Bu tür şeylerde iyi düşünüp karar vermek ve o kararı aldıktan sonra peşinden gitmek gerekiyor.
Torpil, Referans ve Bağlantılar Hayatın Gerçeği
Ülkemizde acayip bir torpil furyası var ki artık asgari ücretli işlerde bile torpil dönüyor durumun vehametini düşünün. Bu açıdan ezber olarak her şeyi doğru yapmış ve başarılı olmuş belki polis olacak belki akademisyen olacak bunu en çok hak eden adamın önünü kesip arkadan daha vasat ama torpilli birisini koyuyorlar. Bu çok ciddi bir hak yemektir ama oluyor. O yüzden geleceğe kendinizi hazırlarken torpil ihtimalini de düşünün birisi sizin tüm plan ve yatırımınızı hiç ederse ne yapacağınıza dair bir B planı gerekebilir. Ya da sizde kirli oynayacaksınız ve torpil kovalayacaksınız. Duyumlarıma göre birçok iş için artık torpiller yarışıyor ve kimin torpili daha sağlam durumu dönüyor. Sistemde rekabet arttıkça insani değerlerde yozlaşmada kaçınılmaz oluyor.
Torpil kötü ve etik değil ancak referanslarda iş hayatında önemlidir. Bu torpil gibi bir hak yemek değil elinizde joker kartının olması demektir. Size birisi referans olursa o işi alırsınız. Bu açıdan önemli kişilerle bağlantı kuracak kaliteleri geliştirin. Bağlantıların ne kadar çoksa işsiz kalman zor. Genel olarak üst sosyo-ekonomik sınıftaki referanslarla bağlantılar sağlam oluyor. Sen orta sınıf ekonomik seviyede bir üniversite öğrencisi olsan bile bu tür sağlam kişilere erişmeye bakacaksın. Bunun yolları bazen siyasi partilerde gençlik kollarından, bazen start-up işlerinden, çeşitli stajlardan, bu tür kişilerin bazı işlerini halletmekten geçiyor. Buna odaklanacaksın yani bazı sağlam kişilerin çevresine tutunacaksın. Bu hem ülkemizde hem yurt dışında fazlasıyla önemlidir.
Gelecek planlarınıza dair pek çok gerçeği net şekilde anlattım aklınıza takılanları yorum kısmına yazabilirsiniz.
Gerçekten çok açıklayıcı bir dille yazmışsın hocam, genç arkadaşlarımızın kulağına küpe olması gereken bilgiler bunlar.
YanıtlaSilHocam eline sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Gerçekleri tokat gibi yüze çarpıyorsun..
YanıtlaSilÜlkemiz maalesef sorumluluk alanların cezalandırıldığı bir ülke.
Şuan bütün maaşlar neredeyse eşitlenmiş durumda.
Gençlerin işi çok zor...
Hocam bu durum ne zaman patlak verir ?
YanıtlaSil