Kadın Topluma Aittir

YAŞAMIN PRATİK GÜCÜ
By -
1

 Merhaba sevgili Yaşamın Pratik Gücü takipçileri bu makalemde sizlere önemli bir konu olan ''kadının topluma ait olması durumunu'' net bir şekilde açıklayacağım.

Kadın Topluma Aittir

Çoğu erkeğin hoşuna gitmeyen bir gerçek olan bu durumu anlamak için öncelikle ilişki dinamiklerine, kadın ve erkek psikolojisine iyi hakim olmak gerekiyor. Çoğu erkekte kadının kendisine ait olduğuna dair bir his vardır özellikle de alt sınıftan olan düşük değerli erkeklerde bu his en tepe noktasında gözükür. Kadın için ''ya benim ya kara toprağın'' kafa yapısı uzun zamandır olan ancak yavaştan ortadan kalkan bir durumdur çünkü gerçekçi olmadığı anlaşılıyor. Çoğu erkek gitmek isteyen bir kadını durdurmanın yolu olmadığını görmüştür. İster tüm dünyayı ayağına ser, fedakarlıklar yap istersen  de tehdit et fark etmez giden kadın gidiyor. Toplumun en altındaki düşük değerli betalar kadını kaybetme korkusuyla daha koruyucu ve durumu engelleyici olsalar da kadın hiçbir zaman sana ait değildir. Kadın sadece seninle birlikte olmak istiyorsa birlikte olur onun dışında sadece senin sırandır. Temelinde kadın topluma aittir ve çoğu ilişki bittiğinde kadın topluma geri döner. Çoğu ilişkiyi kadınlar bitiriyor, çoğu evlilikte boşanmayı kadınlar başlatıyor ve ilişkiyi bitirip topluma geri dönüyorlar. Erkeğe tahammül edemeyen kadın yalnızlığı ve topluma dönüşü tercih ediyor.

Erkeğin anlaması gereken şey bir ilişki bittiğinde artık çokta yapacak bir şey yoktur. Kadın hiçbir zaman sana tam anlamıyla ait değildi. Kadın sadece birlikte olmak için seni seçmiş olabilir ya da evlenmek için seni seçmiştir. İlişki bazen biter bazen bitmez bunlar kesin şeyler değildir. Hiçbir ilişkide bitmesi için başlanmaz ama ilişkiler idealist kurumlar değildir yani gerçekliğin içinde oluşan anlaşmazlıklar ilişkiyi bitirir. Bu noktada ayrılık oluşur ve yollar ayrılır. Kadın ait olduğu topluma geri döner ve sen ise eğer kötü durumdaysan ıssızlığa mahkum olursun. Toplum her zaman kadını daha fazla önemser ve sahip çıkar. Kadın toplum açısından her zaman daha değerlidir. Özellikle düşük değerli toplumun en alt kısımdan oluşan erkekleri bu durumu kabullenemez. Kadın cinayetleri tam olarak bu sebepten işlenir. Kadın artık bu adama tahammül edemez ve boşanır. Topluma geri dönmek, kendine farklı bir hayat kurmak ister. Bu açıdan olay büyüyebilir kadın adama uzaklaştırma kararı bile çıkartır ancak adam her şeyi göze alarak kadını öldürmeye kendini hapse attırmaya kadar gider. Bu felaket durumu hem çocukları mahveder, hem kadını hem de erkeği. Hiç yaşanmaması gereken bu senaryo aslında en alt grup erkeğin aşırı öfke ve ilkelliğinden kaynaklanır. Her zaman söylerim toplumun en altı irrasyoneldir yani mantıkla hareket etmezler bu açıdan hayatlarını mahvederler. Bu alt grup erkek genellikle terk edilmeyi kabul edemez ve sonuç felaket olur. Başka kadın bulabileceğine inanmaz ve çaresizlikle her şeyi mahveder. 

Bu tür durumları önlemenin yolu erkeklerin mentalitesini değiştirmekten geçer tabi en alt grup hiçbir zaman tam anlamıyla mantıkla hareket edemediği için onları değiştirmek mümkün değil. Makalemin hedef kitlesi de bu grup değil ama ana akım medyada sık görülen bu fenomeni de iyi anlamak gerekiyor. Erkek olarak hiçbir zaman kendini bir ilişkinin hiç bitmeyeceği fikrine kaptırmamalısın. Her ilişki bitebilir, evlilikler ve büyük aşklar bitebilir. Erkeklerin çocuksu idealizmiyle hareket etmemelisin. Hayat aşırı romantik bir yer değil özellikle ilişkiler hiç değildir. Günümüzde 3-4 yıllık sevgililikler ve 10 yıllık evlilikler bitiyor. Bu olağan bir durum haline geliyor çünkü birisiyle anlaşma ihtimalin anlaşamama ihtimalinden daha düşüktür. Erkekler çeşitli konularda daha esnek ve uysal olsa bile bir kadının huysuzluğuyla baş edemedikten sonra geri kalan şeylerin aşırı önemi olmayacaktır.



''Kadın sana ait değil sadece senin sıran'' sözü aslında bu gerçekliği çok net gösteren bir şeydir. Erkek doğasının aşırı sahiplenici eğilimlerine karşı gerçekliğin bu soğukluğu gerçeği ortaya koymaktadır. Pek çok zaman sıra sadece sendedir eğlenir, anılar biriktirir ve devam edersin. Bir yerde bir sebepten bir şekilde ilişki biter ve yollar ayrılır. Kadınlar ayrılık acısını erkeğe göre çok daha kolay atlatırlar. Bir erkek olarak nasıl ayrılık acısıyla baş edeceğini önceden bu makalemde anlatmıştım. Kadınlar topluma çok daha kolay adapte olur ayrıca seçeneklerini çok daha hızlı değerlendirerek bir şeyleri kafalarında bitirirler. Özellikle geride bıraktıkları erkek daha vasat bir hale gelmişse o zaman kadının yeni şeylere adapte olma hızı artar. Eğer erkek kadın onu terk ettikten sonra oluşan boşluk hissi ve ayrılık acısıyla daha iyi hale gelmeye başlamışsa yani hayatta daha aktifse o zaman kadın ''hata yaptığını'' düşünerek toplumdan ziyade o erkeğe geri dönmeye çalışır. Çoğu erkek bu durum karşısında genelde eski sevgilisini kabul edip şans verir ancak ilişkilerin bir özelliği ise kolay ölmeleridir. Araya giren soğukluk ve mesafe güveni bitirir. Unutmayın ''güven tek kullanımlıktır'' ve bir ilişkide kadının seni terk edip topluma dönmesi o güveni yok eder. Onu kabul etsen de artık hiçbir şey eskisi kadar iyi olmaz. İlişkinin büyüsü bozulmuştur. İki tarafta istediği kadar çabalasın bir şey eksik kalır sonradan ayrılık yine kapıyı çalar.

İnsan doğası tek eşli değildir ve tam anlamıyla çok eşlide değildir. İkisinin ortasında bir yerde ''seri tek eşlidir'' yani hayatında tanıştığın ilk kadınla mükemmel bitmeyen bir aşk yaşamaktan ziyade farklı zamanlarda farklı kadınlarla bir süreliğine tek eşli ilişkiler yaşarsın. Ayrıca kadın doğası da seri tek eşli olsa da bazı kadınlar gizli aldatmayla bir çeşit kısa süreli ilişkiler için fırsat yaratır. Kadına erişimi olan daha çekici erkekler de çok eşli eğilimlere sahiptir. İçgüdülerinde temelde aslında bulunduğun pozisyona göre kişiyi yönlendirmektedir. Çok kolay yeni kadın bulabileceğine inan ve bulan bir adamın aldatma ihtimali artarken, hiç kadın bulamayan düşük değerli erkek aldatmak bir yana kadını aşırı koruyucu-kısıtlayıcı davranışlara girmeye başlar çünkü elindeki tek kadını kaptırmayı hiç istemez. 

Bu makalenin amacı kadını serbest bırakın, hiç sahiplenmeyin veya kıskanmayın değil. Kadını dozunda sahipleneceksin, dozunda kıskanacaksın ve dozunda kısıtlayacaksın. Her şeyin dozu var. Az veya fazla doz zararlıdır. Bu makalede sana anlatmak istediğim şey senin belki idealist aşk hayallerini yıkabilir ancak gerçeği bilmek uzun vadede senin faydanadır. Birçok ilişkinin bittiğini ve kadının topluma ait olduğunu anlamalısın. Yaşın gençse çoğu ilişkin öyle ya da böyle bir şekilde bitecek bu duruma yapabileceğin aşırı bir şey yok. Bir ilişki bittiğinde daha iyisi ve güzelini bulabilecek konumda olmalısın. Günün sonunda ilişkilerdeki güç oyunlarını da anlaman gerekiyor.

Yorum Gönder

1Yorumlar

Yorum Gönder